![]() |
Fenerbahçe Ülker F-4 Yolunda! |
Çok değil, iki-üç sene geriye gidelim. Jasikevicius-Lavrinovic ikilisinin gönderilip, yerine Gist-Jerrels ikilisinin getirildiği sezona yani. Basketbol tarihinin en büyük aptallıklarından birisi yapılırken, yöneticiler ; "atletizmi, tecrübeye tercih ediyoruz" tarzı açıklamalar yapmışlardı. Futboldaki zenci sevdasının basketbol üzerine etkilerinin ilk seneleri...
Hüsranla geçen bir sezonun ardından büyük paralar harcanarak, tam bir yıldızlar kadrosu oluşturulmuştu. Guard bölgesine Bo Mccalebb, forvete Sato, pota altına Mike Batiste transferleri. Başlarında ise Avrupa'nın sayılı koçlarından Simone Pianigiani. Bu sezondan bizim için akılda kalan iki şey Bogdanovic'in insan üstü performansları ve üzerimize bam-güm basılan smaçlar oldu sanırım. "Final-Four garanti" gözüyle bakılan takımımız Top-16'da ve ligde çabucak havlu atmış, başarının parayla gelmeyeceğini en acı yoldan öğrenmişti. 24 M civarı para harcanarak kurulan takımımız Top-16'dan ezilerek elenirken, 17 M civarı bütçeli Olimpiakos şampiyonluk kupasını kaldırıyordu...
ObraKadabra Faktörü
Beklenilen üzere sezon sonu Sato, Batiste ve Andersen ile yollar ayrıldı. ("Batiste" yazarken elim ayağım titriyor halen, neyse konuya dönelim.) Ve Türk Basketbolu'nda yapılmış en akıllı hamlelerden birisi yapılarak takımın başına "Zeljko Obradovic" getirildi. Gittiği her takımda ilk senesinde Euroleague şampiyonluğu yaşamış, toplam 8 Euroleague şampiyonluğu sahibi, Avrupa'nın belki de en iyi koçu.
Takıma yeni sezon için Kleiza-Bjelica-Zoric takviyeleri yapıldı. Görünüşe göre kağıt üzerinde sağlam bir takım oluşturulmuştu, ancak taraftarın kafasında geçen sezon yaşanan büyük hayal kırıklığının getirdiği soru işaretleri vardı. İşte bu noktada Obradovic faktörü devreye girdi. Şampiyonluğun en büyük favorilerinden Barcelona'ya sahayı dar eden Fenerbahçe Ülker, sahada büyük paralara alınmış oyuncular oynamıyordu. 19 yaşındaki Kenan Sipahi ile maça başlamıştı Obradovic. Koskoca Navarro'yu savunması için sahaya 19 yaşında bir genç çıkarmak, kolay olmasa gerek. Geçen sezon ruh gibi oynayan Bo Mccalebb takımın en çok ribaund alan ikinci oyuncusu konumunda iken geçen seneden değişen en büyük şey takıma gelen kazanma hırsıydı. Taraftarlar boşuna asmadı "Obradovic'in Askerleriyiz" pankartını...
Bu Defa Değil
Büyük paralar harcayabilir, en iyi oyuncuları takımınıza alabilirsiniz. Ancak takımda ruh yoksa, harcadığınız paranında hiçbir önemi yoktur. Euroleague'in en yüksek bütçeli takımı CSKA'nın bir türlü şampiyonluğa ulaşamayışı buna iyi bir örnektir.
Şanssızlıklar, başarısızlıklar, üzüntüler içinde geçen sezonların ardından Fenerbahçe Ülker'in tahamül sınırı kalmadı. Artık çok daha güçlü, çok daha teknik ve hepsinden önce çok daha kızgınlar. Bu sene şanssızlıklara, başarısızlıklara yer yok. Bu defa değil!
Taflan Deniz
17.11.2013
#SoldiersOfObradovic