10 Temmuz, 2013

Kitap Değerlendirmesi : Hayvan Çiftliği


“Bütün kitaplar eşittir, ama bazı kitaplar öbürlerinden daha eşittir.”

-Celal Üster

“Hayvan Çiftliği” kitabını elime aldım, iki saat sonra bitmişti. Bol bol not almaya çalıştım, o kadar doğru noktalara değinilmiş ki hangisinden anlatmaya başlayayım emin değilim. Bir saatlik ön araştırma, iki saatlik okuma, bir saatlik yazı tasarlama sonucu saat 22:10’da yazmaya başlıyorum. Sivrisinekler izin verirse tabii..

Kitaptaki rol dağılımını günümüze uyarlayalım, geleceği ne güzel görmüşsün sen George Orwell! Yüz yıl önceden bunları görme sebebi kahin olması değildir. İnsanların/politikacıların yani tiyatro sahnesindeki oyuncuların değişebileceği ancak sistemin yani rollerin her zaman sabit kalacağı gerçeği gözleri önüne serilmiştir.

Seçmenler = Koyun.
Polismın = Köpek.
Günümüz Parti Başkanları = Napoleon. (Stalin Göndermesi)
Aydın Düşünceliler = Snowball.
Sistem Adamı (Asgari Ücretle Çalışan İşçi) = Boxer.
Hükümet Yandaşı (Melih Gökçek Türevleri) = Squealer.
Milletvekilleri = Domuzlar.
Gezmiş ve Arkadaşları = Dört İdam Edilen Domuz.
Sanatçılar = Benjamin.

Yakın tarihte yaşanan Gezi Parkı Direnişi, tavukların hükümete karşı olan direnişine benzetilebilir. Ambargo koyulduğu için açlıktan ölen/öldürülen tavukların ölüm sebebinin “hastalık” olarak lanse edilmesi “baş örtülü bacılarıma saldırdılar, cami’ye ayakkabıyla girdiler” sözleri ardından yapılan sert müdahalelere benzerdir.

Bu kış örneklerine çokça rastladığımız ilgili/ilgisiz her türlü olayın faili olarak Terör Örgütü’nün gösterilmesi ile kitapta yaşanan her türlü olayda aradan yıllar geçmesine rağmen suçun Snowball’a atılması arasında fark yoktur.

Bildiğiniz gibi ekonomik, manevi açıdan ülkece yerlerde durumdayız. Ancak hükümetten sürekli %200 geliştik, çok daha iyi para geliyor, hatta IMF bize borçlandı yalanları geliyor. Aynı yılan dilli, kurnaz Squealer’in yaptığı gibi. Günümüzde buna birçok örnek verilebilir, selam olsun Faiz Lobisi Savaşçılarına!
Yukarıda yaptığımız rol dağılımında en iyi uyan rolü polis oynamaktadır. Günümüz polisleri kelime anlamı ile “köpek” olduklarından dolayı, her zaman güçlü olanın koruyucusu durumundadır. Çiftlikten ayrılalı üç yıl olmasına rağmen Snowball’un arkasından belgeler bulmaları ise suratımda gülümse uyandırmadı değil. Nedense çok tanıdık geldi.

Çalışmaktan bir an olsun vazgeçmeyen işçimiz Boxer ise en hüzünlü sona sahipti muhtemelen. Yel Değirmeni’ne en büyük yardımı yapan Boxer sonunda hastaneye diye kasaba gönderiliyordu. Yakın arkadaşı Benjamin ise bu olayları anlayan tek kişiydi muhtemelen. Sistem adamı değildi ancak sisteme karşı saldıran biriside değildi. Tam bir sanatçı gibi yaşadı.

Yazının final kısmına, kitabın final sahnesinden bir alıntı yapalım ;
“İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzüne ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.”

Çok ilerledik (!). İş çalmaya, kurnazlığa, onursuzluğa geldiğinde gerçekten çok ilerledik. Peki ya sonradan unutulan “Yedi Kural” gibi, bizde mi kurallarımızı unuttuk? Domuzlara mı dönmeye başladık, yoksa domuzlardan mı dönüşmeye başladık? Ne fark eder. Yanlış yolda olduğumuz sürece hızımızın bir önemi kalmadı.

Taflan Deniz
10.07.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder