![]() |
HEIL DEMOCRACY! |
“Cahil bir toplum özgür bırakılıp seçim hakkı verilse dahi,
hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder.
Cahil toplumla seçim yapmak okuma-yazma bilmeyen adama hangi
kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır!
Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro
ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!”
-Friedrich Nietzsche
Seçim yapmak ancak ne istediğini
bilen, insan zeka sınırlarını zorlayan ve her toplumda sadece birkaç tane
bulunan insan-üstü bireylerin oluşturduğu bir “halk” tarafından yapılmadığı
sürece “halkın egemenliği” ilkesi söz konusu değildir. Aksi durumlarda dinler,
milliyetçilik düşünceleri ve zorbalıklarla sindirilen insan yığını “halkın”
yaptığını sandığı seçimler sonu belli bir piyesten farksızdır.
Evrimin gelinen noktasında
kendisi için neyin iyi, neyin kötü olduğu farkında olacak zekaya ve kendini
bilirliğe sahip olmak insan ırkının henüz sahip olmadığı bir meziyettir. Afyon misali
aşırı doz din ve politikacı yalanları ile uyuşturulan beyinlerin o seviyeye
gelmesi şimdilik insanlıktan milyarlarca yıl uzaktadır.
“Halk neyin doğru, neyin yanlış
olduğunu bilmez ve daima yalan söyler. Hayvan bile olamaz çünkü hayvan olması
için masum olması gerekir.”
-Friedrich Nietzsche (2)
Halk kolayca şekil verilmeye
elverişli bir çamurdan ibarettir. Ancak aptallıklarını yüzlerine çarpan
insanların değil, aptallıklarından yararlanmasını bilen şarlatanların peşinden
gitmeye meraklıdır. Çünkü güce tapmak bunu gerektirir. Yıllar boyunca ağzından “padişahım
sen çok yaşa”dan başka laf çıkmamış halkın yaptığı-yapacağı tüm seçimler
kendilerine bir padişah belirlemesini sağlar. Aptal çoğunluk, her zaman aydın
azınlığa üstün geleceğinden dolayı yönetim şekli istenildiği kadar değişsin,
insan profili aynı kaldıkça pratikte değişen hiçbir şeyden bahsedilemez.
“Oy kullanmak bir şeyleri
değiştirecek olsaydı, çoktan yasaklanırdı.”
-Keny Arkana
Politikacılar tarafından
kullanılan, oysa aklını kullandığını zanneden, kızgın ve aptal bir kalabalıktan
daha tehlikeli bir toplum yoktur. “Tekbir! Allah-u ekber!” sesleri duyulunca
kafaların kılıçlardan geçirilmeye başlanması bunu sonuna kadar kanıtlar
niteliktedir. Gerçi burada halk ancak bir tek hücreli canlının yaşamını devam
ettirebilmek için geçireceği bölünmeyi seçebileceği kadar seçme hakkına
sahiptir.
Öte yandan; tanrılara yaraşır
düzeyde kültürlü, eğitimli bir toplumun bile yapacağı seçimin sonucu farklı
olmayacaktır. Çünkü demokrasi sanılanın aksine bir “yönetim şekli” değil, “yönetim
sistemi”dir. Ne diyor Stalin: “Oyları kimin kullandığı değil, kimin saydığı
önemlidir.”
İşte bu kadar!
Taflan Deniz
17.07.2014