03 Temmuz, 2014

Amaç değil Araç!

Okyanusları aşmak isteyen bir denizcinin amacı eve dönmek midir, yoksa eve dönmesini sağlayacak bir gemi bulmak mı? Eğitim sistemi sorgulanacaksa, üniversite tercihleri yapılacaksa kullanılması gereken bakış açısı budur.

Üniversite sınavı sonuçları açıklanalı ve öğrenciler tekrar, tekrar ve tekrardan hayal kırıklığına uğrayalı bir-iki gün kadar oluyor. Şu an ise puanına göre bir üniversite belirlemeye çalışan binlerce öğrenci var. Malesef çok azı gelecekte hangi mesleği yapmak istediğinin farkında. İşin en kötü yanı ise üniversiteleri bir amaç olarak görmeleri. Üniversite pek çoğunun sandığı üzere bir amaç değil, araçtır. Örneğin insanlar doktor olmak için Tıp Fakültesi kazanmaya uğraşmamalıdır. Çünkü içinde engellenmez bir şekilde insanlara yardım hissi ve insan anatomisine karşı aşırı bir meraka sahipse o kişi zaten bir "doktor"dur. Sadece o işi yapabilmesi için gerekli diplomayı aldığı yerdir üniversite. Yani Tıp Fakültesi bir amaç değildir, araçtır.


"O işte ekmek yok!"

Meslek seçiminde yapılan bir diğer yanlış ise seçeceği mesleği finansal durumu ile seçmektir. Çünkü dışarıdan zengin gözüken ve yaptığı işin en başarılısı olan insanlar "para kazanmak için bu işi yapıyorum" diyenler değil, "en sevdiğim işi yapıyorum, üstüne para veriyorlar" diyenlerdir. Başarının sırrı işte budur...

Her hâlükarda günümüz emperyalist dünyasında hepimiz para kazanmadan sadece sevdiğimiz için işlerle meşgul olacak kadar idealist değiliz. Ancak hepimiz gençliğimizin son yıllarında geleceğimizi kendi ellerimizde çizme şansına sahibiz. Örneğin ders çalışmayı sevmiyor, derste anlatılanları önemsiz buluyor olabilirsiniz. Insanların köleleştirildiği bu sistemi savunduğumdan değil ancak herkesin belli bir noktaya ulaşabilmek için efor sarfetmesi gerektiği açıktır. Dolayısıyla üniversiteyi kazanmak yazdığım her şeye rağmen bir mecburiyettir. (Gerçi ülkede üniversiteli işsiz sayısı almış başını gidiyor ya neyse) Ancak yanlış anlaşılmasın üniversiteyi kazanmak bir amaç değildir, bir araçtır. Hedef üniversiteyi köprü olarak kullanıp gerçek hayallere ulaşmaktır.

Doğru Tercih

Tercihlerinizi yaparken iyi düşünmenizi öneririm. Çünkü üniversitenin ikinci yılında okuduğunuz okulu dondurup "bu bölüm bana göre değilmiş" sözleriyle eve döndüğünüz zaman kaybedeceğiniz şey iki seneden çok daha fazlası olacaktır. Belki tekrar çalışır, çok yüksek bir bölüme gidebilirsiniz. Ancak tüm geçmişinizi silseniz bile yaşadıklarınızın ruhunuzda, kişiliğinizde açtığı yaralar asla iyileşmeyecektir. Ve bu yaralar sizi mutsuz bir insana dönüştürmeye yetecektir.


Taflan Deniz
03.07.2014

4 yorum:

  1. hocam ne yapalim cok idealist biri olmama ragmen istedigim bolumu kazanamiyorum ama bu yil zaten 2.girisim o yuzden cok kararsizim ne yapacagimi bilmiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sene istediğiniz bölüme yaklaştıysanız peşini bırakmayın. Sonuçta istemediğiniz bir bölüme gider ve yarıda bırakırsanız hem puan olarak, hem de zaman olarak birçok şey kaybedersiniz. Tabi "istiyoru " dediğiniz bölüme ne kadar tutuklu olduğunuzu da bir gözden geçirin, belki gönlünüzde başka bir meslek ortaya çıkmayı bekliyordur.

      Sil
  2. Özellikle son bölüm! Evet, mantık isteklerinizin, hissetiklerinizin önüne geçmemelidir bu durumda. Ama gerçek şu ki, çoğumuz fakültenin ilk aylarında her şeyi bırakıp gitmek istemişizdir seçimimizin tam bir hayal kırıklığı olduğunu düşünerek. Her ne kadar hissederek, hedefleyerek "nokta vuruş" yapsak da umduğumuzla bulduğumuz her zaman örtüşmeyebilir. Umarım, sana destek veren, ilerlemeni sağlayan, seni yıldırmayan insanlarla karşılaşırsın. Mezuniyet günü verilen o diplomayı da herkes istediği gibi kullanır artık, "sonuçta bir kağıt parçası" olarak görenler ve hayatını adayanlar... Bu tür şeyler insanın kendine ve etraftakilere saygıyısıyla ilgilidir. Yolun ve zihnin daima aydınlık olsun, sevgili Taflan!

    YanıtlaSil
  3. Hayatını yaptığı işe adayan sizin gibi bir öğretmene sahip olmak süper bi' duygu Sevinç Hocam. Teşekkür ederim

    YanıtlaSil