10 Aralık 2011 Sabahı, gazetelerde büyük bir manşet, “Brandon Roy, Basketbolu
Bıraktı!”
Hatırlıyorum da o gün gazete okuma alışkanlığı edinmeye karar vermiştim. Benim şanssızlığımdan olsa gerek, manşette Brandon Roy’un yani NBA’yi bana sevdiren adamlardan bir tanesinin oynamayı bıraktığı haberi açıklanmıştı. O gün, bugündür gazete okumadım..
Brandon Roy basketbolu bıraktığında sadece 27 yaşındaydı. Dizindeki o lanet olası sakatlık dışında onu bu oyundan emekli olmaya itecek hiçbir şeyde yoktu. Ancak altı defa dizinden ameliyat olunca, “dur!” demek zorundak kaldı Roy. Bizimse onun genç yaşta emekli oluşunu izlemekten başka çaremiz yoktu. Çünkü böyle buyurmuştu Roy..
Basketbolda bazı anlar vardır bilirsiniz. Michael Jordan’ın “the shoot” hareketi gibi, McGrady’nin inanılması güç şekilde bir dakikaya yakın bir sürede 13 sayı üretmesi gibi, Larry Bird’in son saniye oyuna girerken kendisini savunan oyuncuya ; “Topu ben alacağım.” Dedikten sonra topu alıp, sayıyı yapıp, takımına galibiyeti hediye etmesi gibi anlar. Bu anlar farklı mekanlarda, farklı tarihlerde, farklı şekillerde olmuştur. Tek ortak paydaları basketboldur. Kazanma hırsı, kendine ve takımına duyduğun güven ve inançtan başka bir şey değildir bu. Bana sorabilirsin, “konumuzla ne alakası var?” diye. Bende size şu şekilde cevap vereyim, hangi basketbola azıcık olsun ilgi duyan insan Roy’un 20 sayı geriden takımını şahlandırmasını ve maçı kazanmasını unutabilir? Son dakikalarda, maçın en kritik anlarında yediği bloktan sonra pes etmeyip topu yere düşmeden potaya tekrardan atışını peki?
Roy önderliğinde 20 sayı geriden gelen Portland, karşısındaki Dallas’ı hazin bir son ile soyunma odasına yolladığı zaman Dirk Nowitzki ile kameraman arasında şöyle bir konuşma geçer :
Hatırlıyorum da o gün gazete okuma alışkanlığı edinmeye karar vermiştim. Benim şanssızlığımdan olsa gerek, manşette Brandon Roy’un yani NBA’yi bana sevdiren adamlardan bir tanesinin oynamayı bıraktığı haberi açıklanmıştı. O gün, bugündür gazete okumadım..
Brandon Roy basketbolu bıraktığında sadece 27 yaşındaydı. Dizindeki o lanet olası sakatlık dışında onu bu oyundan emekli olmaya itecek hiçbir şeyde yoktu. Ancak altı defa dizinden ameliyat olunca, “dur!” demek zorundak kaldı Roy. Bizimse onun genç yaşta emekli oluşunu izlemekten başka çaremiz yoktu. Çünkü böyle buyurmuştu Roy..
Basketbolda bazı anlar vardır bilirsiniz. Michael Jordan’ın “the shoot” hareketi gibi, McGrady’nin inanılması güç şekilde bir dakikaya yakın bir sürede 13 sayı üretmesi gibi, Larry Bird’in son saniye oyuna girerken kendisini savunan oyuncuya ; “Topu ben alacağım.” Dedikten sonra topu alıp, sayıyı yapıp, takımına galibiyeti hediye etmesi gibi anlar. Bu anlar farklı mekanlarda, farklı tarihlerde, farklı şekillerde olmuştur. Tek ortak paydaları basketboldur. Kazanma hırsı, kendine ve takımına duyduğun güven ve inançtan başka bir şey değildir bu. Bana sorabilirsin, “konumuzla ne alakası var?” diye. Bende size şu şekilde cevap vereyim, hangi basketbola azıcık olsun ilgi duyan insan Roy’un 20 sayı geriden takımını şahlandırmasını ve maçı kazanmasını unutabilir? Son dakikalarda, maçın en kritik anlarında yediği bloktan sonra pes etmeyip topu yere düşmeden potaya tekrardan atışını peki?
Roy önderliğinde 20 sayı geriden gelen Portland, karşısındaki Dallas’ı hazin bir son ile soyunma odasına yolladığı zaman Dirk Nowitzki ile kameraman arasında şöyle bir konuşma geçer :
Kameraman : Onu durdurmak mümkün değil miydi?
Nowitzki : Hayır dostum, olsaydı biz yapardık..
Dallas Mavericks neden Roy’u savunamamıştı biliyor musunuz? Çünkü böyle buyurmuştu Roy. O gün kazanması gerektiğini düşünmüştü, başka söze gerek var mıydı?
Tam olarak hangi gün bilmiyorum, yakın bir zamanda “Brandon Roy Geri Dönüyor.” Haberleri ortalıklarda dolaşmaya başladı. Roy’da bunu onaylayınca her basketbolseverin kalbinde adeta şenlik vardı. Belkide emekli olduktan sonra en çok özlenen oyuncudur Roy. Onu tekrar görmek isteyen taraftar sayısı o kadar çoktur ki..
Brandon Roy basketbola Portland’da devam etmek istediğini söyledi. Fakat bu sefer buyurduğu gibi olmadı, Minnesota’nın Roy ile anlaştığı haberi çıktı ortaya. Haber doğruydu.. Rubio-Roy-Love, isimlerini duyunca bile insanın içini ürpertiyor bu üçlü yan yana gelince. Avrupa’nın yetiştirdiği en iyi oyun kuruculardan bir tanesi Ricky Rubio, en az Roy kadar kazanma hırsı ile dolu Kevin Love ve bizim adamımız Brandon Roy..
Roy sakatlıktan nasıl çıkar, takıma nasıl uyum sağlar, takıma hangi alanda verim verir? Bunların hepsi üstünde uzun sohbetler yapılabilinecek konu başlıkları ancak tek bir şeyden eminim ki, bu kadar kazanma hırsıyla dolu ve kendine güvenen bir adam asla yıkılmaz. Eğer şampiyon olmayı buyurursa, o takım şampiyon olur. Karşılığında ise sadece tek bir kelime söylenebilir :
“Böyle buyurdu Roy..”
Taflan Deniz
07.07.2012
Dallas Mavericks neden Roy’u savunamamıştı biliyor musunuz? Çünkü böyle buyurmuştu Roy. O gün kazanması gerektiğini düşünmüştü, başka söze gerek var mıydı?
Tam olarak hangi gün bilmiyorum, yakın bir zamanda “Brandon Roy Geri Dönüyor.” Haberleri ortalıklarda dolaşmaya başladı. Roy’da bunu onaylayınca her basketbolseverin kalbinde adeta şenlik vardı. Belkide emekli olduktan sonra en çok özlenen oyuncudur Roy. Onu tekrar görmek isteyen taraftar sayısı o kadar çoktur ki..
Brandon Roy basketbola Portland’da devam etmek istediğini söyledi. Fakat bu sefer buyurduğu gibi olmadı, Minnesota’nın Roy ile anlaştığı haberi çıktı ortaya. Haber doğruydu.. Rubio-Roy-Love, isimlerini duyunca bile insanın içini ürpertiyor bu üçlü yan yana gelince. Avrupa’nın yetiştirdiği en iyi oyun kuruculardan bir tanesi Ricky Rubio, en az Roy kadar kazanma hırsı ile dolu Kevin Love ve bizim adamımız Brandon Roy..
Roy sakatlıktan nasıl çıkar, takıma nasıl uyum sağlar, takıma hangi alanda verim verir? Bunların hepsi üstünde uzun sohbetler yapılabilinecek konu başlıkları ancak tek bir şeyden eminim ki, bu kadar kazanma hırsıyla dolu ve kendine güvenen bir adam asla yıkılmaz. Eğer şampiyon olmayı buyurursa, o takım şampiyon olur. Karşılığında ise sadece tek bir kelime söylenebilir :
“Böyle buyurdu Roy..”
Taflan Deniz
07.07.2012
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYazına herşeyiyle katılıyorum.Hiç sıkılmadan okudum bu yüzden.Özellikle şu ilk iki kısım aynı beni anlatıyor diyebilirim.Dallas'a karşı olan o maçı oynamasa,maçı çevirmese belki bu kadar üzülmeyecektim.Çünkü bu adam bitmediğini,dizi sakat olsada hiç bir zaman bitmeyeceğini açıkladı bana göre.Youtube'da bir videosu var o Dallas maçının.Onu izledikten sonra daha çok etki yaptı bana.Minessota'da eski haliyle oynayacağına inanıyorum ben.Yazıda çok güzel olmuş.Eline sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekker ederim yorumun için öncelikle.
SilAynı fikirdeyim, o adam Dallas maçını kaybetse gerçekten üzülürdüm. Ama sonuçta "böyle buyurmuştu Roy." Nasıl kaybedebilirlerdi ki?