Hayatımda birçok basketbol maçı izledim. Birçok takımın oyun stilini gördüm,
birçok oyuncunun yükselişine tanıklık ettim. Fakat hayatımda ilk defa bir
oyuncunun, takımında ki oyun kurucunun bencilliğinden faydalanarak yükselişine
tanıklık ettim. Sanırım o oyuncuyu
hepimiz biliyoruz, bana kalırsa ülkemizi Amerika’da temsil etmekte olan tek
başarılı oyuncudur kendileri, Ersan İlyasova’dan bahsediyoruz tabi ki..
“Hido varken Ersan’a iş mi düşer?” seslerini şimdiden duyuyor gibiyim. Bunu açıklamak için eski bir örnekten bahsedeceğim, Mehmet Okur’dan. Açıkçası söyleyeyim, Mehmet Okur’un bir ya da iki maçını izlemişimdir en fazla. Ben atarimde Mario oyununu oynarken, Mehmet Okur All-Star seçiliyor, ilk defa bir Türk, Amerika’da büyük işler başarıyordu. Maalesef o zamanlar basketbol sevgim bu kadar değildi, zaten yaşımda küçüktü.
Bana kalırsa Mehmet Okur’dan sonra NBA’de göğsümüzü kabartan oyuncu Ersan İlyasova’dır.
Sakın yanlış anlamayın, Hidayet Türkoğlu kötü bir oyuncu demiyorum. Hatta belki Avrupa’da oynasa MVP seçilecek potansiyelde bir oyuncu. Fakat NBA’de başarılı olamadı. Adam Türk diye başarılı olmak zorunda değil ki, ayrıca her NBA’ye gönderdiğimiz oyuncu başarılı olmak zorunda değil ki. Öncelikle at gözlüklerimizden sıyrılalım, ondan sonra konuşmaya başlayalım.
Günlük yaşamımızla iç içe olduğundan dolayı bir örnek vermek istiyorum. Kışın hava soğuk, sabahın bir saati kalkmışsınız. İşinize ve ya okulunuza gideceksiniz. Televizyona gözünüzü gezdirirken sağ tarafta çıkıyor, “Hidayet Türkoğlu 35 dakika süre aldığı maçta 10 Sayı, 3 Ribaund, 2 Asist ile oynadı.” Yaklaşık beş saniye sonra sağ tarafta ki alan yenileniyor, “Eran İlyasova 30 Dakika süre aldığı maçta 20 Sayı, 10 Ribaund, 3 Asist ile oynadı.” Hidayet’in ki bana pek cazip gelmiyor nedense, Ersan’ın başardıkları ise bir Türk olarak göğsümü kabartıyor. Sizin göğsünüzü kabartmıyor mu yoksa?
Sakın yanlış anlamayın. Hidayet el üstü buzzer-beateri attığı zaman en çok sevinen kişi benimdir heralde. Ve ya o fade-away'lerini yapıp başarıya ulaştığı zamanlar. Fakat hiçbir zaman takımın vazgeçilmezi olamadı, benim gözümde başarı vazgeçilmez olmaktır.
“Hido varken Ersan’a iş mi düşer?” seslerini şimdiden duyuyor gibiyim. Bunu açıklamak için eski bir örnekten bahsedeceğim, Mehmet Okur’dan. Açıkçası söyleyeyim, Mehmet Okur’un bir ya da iki maçını izlemişimdir en fazla. Ben atarimde Mario oyununu oynarken, Mehmet Okur All-Star seçiliyor, ilk defa bir Türk, Amerika’da büyük işler başarıyordu. Maalesef o zamanlar basketbol sevgim bu kadar değildi, zaten yaşımda küçüktü.
Bana kalırsa Mehmet Okur’dan sonra NBA’de göğsümüzü kabartan oyuncu Ersan İlyasova’dır.
Sakın yanlış anlamayın, Hidayet Türkoğlu kötü bir oyuncu demiyorum. Hatta belki Avrupa’da oynasa MVP seçilecek potansiyelde bir oyuncu. Fakat NBA’de başarılı olamadı. Adam Türk diye başarılı olmak zorunda değil ki, ayrıca her NBA’ye gönderdiğimiz oyuncu başarılı olmak zorunda değil ki. Öncelikle at gözlüklerimizden sıyrılalım, ondan sonra konuşmaya başlayalım.
Günlük yaşamımızla iç içe olduğundan dolayı bir örnek vermek istiyorum. Kışın hava soğuk, sabahın bir saati kalkmışsınız. İşinize ve ya okulunuza gideceksiniz. Televizyona gözünüzü gezdirirken sağ tarafta çıkıyor, “Hidayet Türkoğlu 35 dakika süre aldığı maçta 10 Sayı, 3 Ribaund, 2 Asist ile oynadı.” Yaklaşık beş saniye sonra sağ tarafta ki alan yenileniyor, “Eran İlyasova 30 Dakika süre aldığı maçta 20 Sayı, 10 Ribaund, 3 Asist ile oynadı.” Hidayet’in ki bana pek cazip gelmiyor nedense, Ersan’ın başardıkları ise bir Türk olarak göğsümü kabartıyor. Sizin göğsünüzü kabartmıyor mu yoksa?
Sakın yanlış anlamayın. Hidayet el üstü buzzer-beateri attığı zaman en çok sevinen kişi benimdir heralde. Ve ya o fade-away'lerini yapıp başarıya ulaştığı zamanlar. Fakat hiçbir zaman takımın vazgeçilmezi olamadı, benim gözümde başarı vazgeçilmez olmaktır.
Ersan bu ortalamaları tuttururken Milwaukee Bucks takımında
çaylak sezonunu geçiriyordu. Takımda sürekli olarak şut atan bir oyun kurucu
vardı. Başka birisi olsa basketbola bile küsebilirdi, Ersan ise ne yaptı?
Potadan seken bütün topları topladı. Bütün sezon sadece ribaund aldı ve sayı
yaptı. Başka takıma gideceği günü ise iple çekti. O gün geldiğinde ise
beklenilenin aksine Ersan’ın peşinde yok denecek kadar az takım vardı. Ersan
mecburen ilk trenle Milwaukee’ye doğru yola çıktı..
Ersan yıllık 9 M. Değerinde anlaştı Bucks ile, bu Ersan’a verdikleri değeri gösteriyordu. Bunun diğer anlamı ise, ‘Ersan daha çok top kullanacak, sorumluluk almasına izin verilecek, takımın liderlerinden olacak’tı.
Ersan İlyasova gideceği her takımda başarılı olacaktır. Hani bazı öğrenciler vardır ya, hangi okula giderse gitsin başarısı değişmeyen, hatta artan. Ersan’da onlar gibi işte. Kendine olan inancını ve çalışma azmini yitirmediği sürece kendine bir şeyler katmaya devam edecektir. Kendine bir şeyler kattıkça daha çok hata yapacaktır. Hata yaptıkça başaracaktır.
“Hayatım boyunca hata, hata ve hata yaptım. Bu yüzden başardım.”
-Michael Jordan
Taflan Deniz
08.07.2012
Ersan yıllık 9 M. Değerinde anlaştı Bucks ile, bu Ersan’a verdikleri değeri gösteriyordu. Bunun diğer anlamı ise, ‘Ersan daha çok top kullanacak, sorumluluk almasına izin verilecek, takımın liderlerinden olacak’tı.
Ersan İlyasova gideceği her takımda başarılı olacaktır. Hani bazı öğrenciler vardır ya, hangi okula giderse gitsin başarısı değişmeyen, hatta artan. Ersan’da onlar gibi işte. Kendine olan inancını ve çalışma azmini yitirmediği sürece kendine bir şeyler katmaya devam edecektir. Kendine bir şeyler kattıkça daha çok hata yapacaktır. Hata yaptıkça başaracaktır.
“Hayatım boyunca hata, hata ve hata yaptım. Bu yüzden başardım.”
-Michael Jordan
Taflan Deniz
08.07.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder